Ex Machina !

Bugün sizlere bilimkurguya hasret kaldığımız şu günlerde 2015 yapımı olan bir bilimkurgudan bahsedeceğim, Ex Machina !
Vizyondayken hiç duymadığım ancak son günlerde her yerde son dönemin en iyi bilimkurgusu olarak karşıma çıkan ve bunun üzerine merakıma yenik düşerek izlediğim bir film.
Filmimizin konusu, bir bilgisayar firmasında çalışan genç bir programcı, Caleb,  bir çekiliş ile patronun ultra lüks evine (artık malikane mi desem bilemedim) 1 haftalık bir gezi kazanır. Oraya gittiğinde ise bu gezinin amacını öğrenir. Patronu Nathan bir yapay zeka yapmayı başarmıştır ve Caleb'in da onu test etmesini istemektedir. Ve yıllar sonra bir film yeniden bizi aynı sorunun karşısında bırakır. Artificial Intelligence - Yapay Zeka ; çağımızın beklenen bilimsel gelişmesi mi yoksa türümüzün sonu mu ?
Ben bu soru ile ilk olarak 2001 yapımı Artificial Intelligence: AI filmini izlediğimde karşılaşmıştım ki AI çok sevdiğim bir filmdir. Yaklaşık 15 yıl sonra yeniden benzer konulu bir film izlemek benim için uzun süredir gündemde olmayan bu konuyu yeniden düşünmeme, yeniden bilimsel gelişmelere hayret etmeme ve yeniden yapay zekayı son derece tehlikeli bulmama sebep oldu. 2001 belki bütün bunları düşünmek için çok erkendi, ama 2016'da yapay zekayı düşünmek insana hiç de hayalperestçe gelmiyor.
İşin felsefik kısmını geçip filme geliyorum çünkü yapay zeka üzerine çok fazla konuşulacak bir konu ve belki de burada kesip sizlerle filmle ilgili yorumlarımı paylaşsam daha iyi olacak.
Öncelikle filmin minimalistliğinden bahsetmek istiyorum. Toplamda 4 kişi üzerinden dönen bir film ve tek mekan olarak değerlendirilebilir. Evet bu tek mekan devasa büyüklükte bir malikane belki ama sonuçta doğa içinde bir ev yani tek mekan ve 4 karakter. Bu kısıtlılık da filmin aslında tam anlamıyla bize vermeye çalıştığı mesajla ilgilendiğini gösteriyor. Yapay Zeka, yoğunlaşmamızı istedikleri bu. Düşünmemizi istedikleri size yukarıda belirttiğim soru. Bunu ise son derece etkileyici bir atmosferde düşünmemizi istiyorlar. İyi seçilmiş müziklerin, atmosferin ve özellikle de Oscar Isaac tarafından canlandırılan Nathan karakterinin sayesinde hafiften ürkerek, gerilim havası içinde filmi izliyor ve düşünüyoruz. Senaryo hakkında çok fazla bilgi vermek istemiyorum size, çünkü ben hakkında hiçbir şey bilmeden izledim ve öyle çok daha etkileyiciydi. O yüzden sadece şunu söyleyeceğim Caleb ve Ava ( yapay zeka ) arasında geçen konuşmalar, yukarıda saydığım her şey, oyunculuklarla da birleşince birden gözünüzü ayırmadan izlediğiniz bir 108 dakika oluşuyor.
Sonu biraz şaşırtıcı biraz saçma. Son sahneler hakkında biraz kararsızım açıkçası. Tam olarak beklediğim gibi değildi, belki de öyle olmamalıydı zaten. Umduğunuz gibi bitmeyecek güzel yanlarından biri de bu.
Genel olarak baktığımda belki bir iki yeri saçma bulsam da bu filmin etkileyici olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ama 10luk bir film de değil. Arada bir yerde. Etkileyici, düşündürücü ve benim için 8/10 luk bir film. Filmin imdb puanı 7,7. Kesinlikle izlemeye değer bir film olduğunu düşünüyorum. Herkese keyifli seyirler.