Hugo
Hugo, mutlaka 3 boyutlu izlenmesi gereken, güzel bir film.
Filmde olayların örgüsü, üzerinde durup düşünmeyi hak edecek kadar karmaşık ve güzel.
Filmi izlemeyenler aşağıdakileri okumasın; zaten bir şey anlamaz. Filmi izledikten sonra ise sahnelerin kendi çekiciliği içinde dikkatten kaçabilecek olaylar örgüsünü okumanızı tavsiye ederim.
--- Spoiler İçerir ---
Otomat tarafından çizilen resme dikkat edelim: Ay'a Seyahat filminden bir kare. Yani şu resim:
Oysa biliyoruz ki fantastik filmlerin unutulmaz yönetmeninin film yapımcılığı sonradan edindiği iştir. Otomat yapımı ise eski işidir. Yani film yapmaya başladıktan sonra otomat yapmamıştır. Dolayısıyla filminin posterini çizen otomat yapmış olması mümkün değil.
O zaman nasıl oluyor da otomat kendi yapımından sonra çekilmiş bir filmin posterini çizebiliyor?
Cevap: Çocuğun ölen saatçi babası mekanikten anlamaktadır ve otomatın temel sistemini çözmüştür. Otomatı, bu resmi çizecek şekilde ayarlayan Hugo'nun babasıdır.
Çünkü oğlu küçük hugo'nun Ay'a Seyahat filmini ne kadar sevdiğini biliyordu. Kendisi de o filmi çok sevmektedir. Ve resme yönetmenin imzasını kondurduğuna göre yönetmenin de bir hayranıdır.
Hugo'nun babası, otomatonun ilk üreticisinin de o yönetmen olduğunu bilmekteydi hatta belki onun hayata küsmüş olduğunu da bilerek onun otomatonunu bu şekilde modifiye ederek yönetmeni onore etme planı yapmaktaydı.
Eğer o yangın olmasaydı bu otomaton tekrar çalışacak ve belki eski yönetmen tekrar gündeme gelecekti. Babanın planı belki de buydu.
Bunların hiçbirini bilmeyen çocuk ise salt babasından kalan tek mesajı çözmek kaygısıyla hareket ederek sadece otomatonu tamamlamamış, babasının planladığı şekilde eski yönetmeni de tekrar onore etmiş ve yazısız ve hatta sözsüz vasiyeti, sadece bir otomatonun çarklarında kalan vasiyeti eksiksiz yerine getirmiştir.
Etiketler:
2011
Yorum Gönder